TEMA Vakfı Türkiye’deki 4. Grup madencilik faaliyetlerinin yarattığı tahribata dikkat çekti. Erzincan’daki altın madeninde yaşanan felakete ilişkin, “Üzülerek belirtmek isteriz ki bu bir kaza değildir, yaşanan felaket göz göre göre gerçekleşmiştir” açıklamasında bulundu. Vakıf, madenciliğe kapalı alanların kanunlara sınırlandırılması talebini yineledi.

Tema Vakfı’nım bu çağrısı özellikle Erzincan’da yaşanan felaketten sonra ayrı bir önem kazandı. Maalesef vahşi madencilik faaliyetlerinin; yaşamımız, toprağımız, suyumuz ve havamız için büyük yıkımlara sebep olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Bu nedenle madencilik ülkemiz için değerlidir. Fakat doğa tahribatı ve özellikle sağlık alanında ortaya çıkardığı sorunlar daha değerlidir.

Maden değerlidir yine tekrarlıyorum ama insan ve doğa daha çok değerlidir. Bu nedenle merkeze insan ve doğa alınarak bazı şeylere izin verilmelidir. Erzincan’da yaşanan felaket sonrası ortaya çıkabilecek olumsuzlukları düşündüğümüzde önceliğin ne olması gerektiğini herkes anlamıştır diye düşünüyorum.

Yine Tema Vakfı’nın açıklamasına göre Türkiye’de son 10 yılda kamuoyunca bilinen 8 maden felaketi yaşandığı belirtildi. Bu rakam çok büyük. Bu nedenle biran önce net adımlar atılmalıdır.  Çünkü madenlerden sızan siyanür ve sülfürik asit anormal doğum ve ölümcül hastalıklara sebep olabiliyor. Bunun önüne geçmek için önce insan ve doğa korunmalıdır.