Hüseyin İstanbul doğumlu, Arap kökenli Osmanlıdır. Osmanlı Türkleri aşağılama geleneğini devam ettirmekte olduğu için, önemli makamlara Arapları tayin etmektedir. Osmanlı'ya göre Araplar "necip millet" dir. Arapları üstün sayan anlayışın sonucu olarak, Arap kökenli Hüseyin Mekke Şerifi olarak tayin edilir.
Mekke Şerifi Hüseyin'in ihtirası, aklından daha ileridedir. Mekke Şerifliği ile yetinmez. Önce Arabistan'ı egemenliğine almak, sonra kendini Halife ilan etme düşüncesinden vaz geçmez.
Mekke Şerifi Hüseyin İngilizler için kolay bir avdır. Ünlü Lawrens kanalıyla, Hüseyin ikna edilir. Arabistan Kralı olma sözü verilir. Arap isyancılar Hüseyin komutasında birleşir. Hüseyin yaşlı olduğu için oğlu Faysal isyancı orduya komuta etmektedir.
İsyancılar, İngiliz silahları ile donatılır. Hicaz Demir Yolları tam anlamıyla çökertilir. Osmanlı için en büyük tehlike ise, 1917 Gazze savaşı sırasında meydana gelir. Halep'te beklemekte olan mühimmatın Gazzeye ulaştırılması, isyancı Araplar tarafından engellenir. Osmanlı Ordusunda görevli Filistinlilerin , İngiliz saflarına geçmesi sağlanır.
Gazze savaşında Osmanlı, lojistik sorunlar nedeniyle yenilir. Ordu ricat dahi edemez. Ricat edenleri pusuda Hain Hüseyin'in isancı Arap Ordusu beklemekte ve kurşuna dizmektedir. En acımasız katliam Halep Hastanesinde geçekleşir.
Osmanlı geri çekilirken ağır yaralı askerleri Halep Hastanesinde bırakmak zorunda kalmış idi. Hastahanede görevli İngiliz bir hemşire anılarında " Hain Hüseyin'in ordusuna mensup isyancı Arapların hastanede yatmakta olan yaralı Türk askerlerini kılıç darbeleri ile katlettiklerini" yazıyor.
Gazze Savaşında Osmanlı yenildi. 1918 yılında yapılan Mondros Mütarekesi ile silah bırakarak yıkıldı. İngilizler ve Fransızlar Gazze'den başlayarak tüm Arap alemini işgal ettiler.
1920 yılına gelindi. Şimdi mücadele isyancı araplar ile işgalciler arasındadır.
Hain Hüseyin İngilizlerden verdikleri sözü tutmalarını ister. İngilizler ve Fransızlar bir araya gelirler ve tarihe damga vuracak kararı alırlar.
"Halifesine ihanet eden Hüseyin bize de ihanet edebilir. Bu nedenle Arap ülkesi ona bırakılamaz. Hüseyin gücünü Şam'daki ordusundan alıyor. Bu Ordu'nun imha edilmesi şarttır" şeklinde karar özetlenebilir.
11 bin kişiden oluşan Hain Hüseyin'e ait Ordu Şam'da beklemektedir. İngilizler ve Fransızlar "manevra bahanesiyle" Hüseyin'in Ordusunu sabaha karşı kuşatırlar. Son neferine kadar kurşuna dizerler.
Batı dünyası şok olmuştur. Medyayı susturmak için, Hain Hüseyin Suudi Arabistan Kralı olarak tanınır. Oğlu Faysal Suriye ve Irak Kralı
olarak tanınır. Ancak Fransızlar Faysalı Suriye Krallı olarak kabul etmezler. Faysal İngilizlerin paravan Irak Krallığı ile yetinmek zorunda kalır. Bir süre sonra, Irak'da isyan ile Faysal Krallıktan düşürülür. Faysal ve soyundan gelen herkes idam edilir.
Hain Hüseyin rahat durmaz. 1926 yılında kendini "İslam Halifesi" ilan eder. İngilizler Hindistan'da Müslümanlar ile başı dertte olduğu için hilafete karşıdır. Hüseyini "hilafetten vaz geçmeye " ikna edemezler. İngilizler Suudilerin ataları ile anlaşarak Hüseyinin elindeki Arabistanı alıp, Suudilere teslim ederler. Hüseyini de Kıbrıs'a sürgüne gönderirler.
Olaylar karşısında İngiliz Medyası ver yansın eder. Medyayı susturmak amacıyla, İngilizler "Ürdün" diye bir devlet yaratırlar. Başına Hain Hüseyin'in oğlu Abdullah'ı Kral olarak tayin ederler. Hain Hüseyini de oğlu Abdullahın yanına gönderirler.
İhanet acısıyla yaşayan Hain Hüseyin kafasını taşa, duvara vura vura ölür.
İngilizlere güvenmenin ve Osmanlıya ihanetin bedelini Araplar çok pahalı ödediler. Aradan yüz yIl geçmesine rağmen, ihanetin bedeli ödenmeye devam ediyor.