Zeka ile akıl sıkça karıştırılıyor. Zeka farkedebilme gücüdür. Her türlü canlıda zeka vardır. Canlılar düşmanlarını ve avlarını fark ederler. Akıl ise yapabilme erkidir. Akıl insana mahsus bir olgudur. Hayvanların "yapabilme gücü" çok zayıftır.
Akıl toplusal özellik de gösteriyor. Toplumun yapabilme gücü olarak ortaya çıkıyor. Zamana ve mekana göre değişiyor. Örneğin, bundan 150 yıl önce toplum uçak üretemiyordu. Bu gün uzaya gidiyor.
Sosyolojik akıl, toplumun ekonomik gelişmesinin bağımlı fonksiyonudur. Yani her gelişme aşamasında, toplumlar farklı ortak akla sahiptirler.
İleri ekonomilere sahip toplumların, daha yüksek derecede sosyolojik akla sahip oldukları görülüyor. Daha yüksek sosyolojik akla sahip ülkeler "daha yüksek katma değerli mal ve hizmet" üretiyor.
Müslüman ülkeleri ele alalım. Dünyada 1,7 milyar Müslüman yaşıyor. Müslümanların ortak aklı, 125 milyon nüfusa sahip Japonya kadar üretim yapamıyor. Yani Müslümanların yarattığı "toplumsal akıl" önem taşımıyor.
Günümüzde yapay zekadan söz ediliyor. Yapay zeka, yapay akla dönüşüyor. Yapay akıl, sosyolojik aklın dışında ve çok hızlı gelişiyor. Geri kalmış toplumlar, yapay zekayı kavrayacak seviyede insan dahi yetiştiremiyor.
Sosyolojik akıl hızla ilerliyor. Sosyolojik aklın gelişme hızı ile yapay aklın gelişme hızı arasındaki zaman, ikinci lehine işliyor. Aradaki fark kapatılmadığı taktirde, insanlığın geleceği riske giriyor.