Duyguları karışmış, omuzları ağırlaşmış ve ağrıyan, kafasında onlarca proje varken insanın tek derdi sizin basit kaprislerinizle uğraşmak olamaz. Olmamalı!

Şu yazının başına oturmak için en az on kere niyetlendim, beşinde başarılı oldum, dördünde tek bir kelime yazamadan kalktım. Mazeretim var mı? Bulmak istesem mazeretin alasını bulurum. Yazmasam da olur bu hafta derim. Sanki para mı alıyorum derim. İki çocuğum var kırayım dizimi oturayım derim. Derim de derim. Ama kendime bir söz verdim. İmkânım varken, aklım yerindeyken bu kalem oynayacak. Başka türlüsü olmaz dedim.

Çalışan bir kadın olmak, çocuklu çalışan bir kadın olmak, iki çocuklu çalışan bir kadın olmak, iki çocuklu bir kedili çalışan bir kadın olmak... işte tüm mesele bu!

Yorucu değil mi? Her şeyi yapıyorsun diyen çoklukta. Evet yorucu. Evet bunaltıcı. Evet her gün aynı günleri yaşamak sıkıcı. İnsanlara bazı şeyleri anlatıp satış yapabilmekte ekstra güç istiyor. İkna edebilmek için çaba gerekiyor. Gün içinde asıl işini yaparken de kafanda onlarca düşünce beliriyor. Yeni işler çıkıyor.

Şikayetçi miyim? Hayır. Tabi ki bende kafa dinlemek, yalnız kalmak ve kendimle ilgilenmek istiyorum. Bunu da herkes uyurken zaten yapabiliyorum. Abartmanın bir anlamı yok. Üç dakikalık nefes çalışmalarını yapabiliyor, beni mutlu eden ve huzur veren masalları dinleyebiliyorum. Bulaşık yıkarken, ev temizlerken, yolda yürürken bile.

Bunların yanı sıra yapmadığım bir şey var. Sizin kaprislerinizi çekmek. Nazınıza kulak vermek. Benim hayatımda kendini beğenmiş, kaprisli insanlara yer yok. Haset, kıskanç, kindar insanlara yer yok. Sorunları büyütmem ben. İnsanlara üç hak tanırım. Üçü de başarısız olursa silerim. Görmem, duymam, tanımam. Bu en yakınım dahi olsa böyle. Bencillik değil kendime duyduğum saygıdan ötürüdür. Ve inanın bana dostlarım iyi hafıza insanı delirtir. Benim delirmeme ramak kaldı. Net.

İlk paragrafta da dedim ya, duygularım karışık, omuzlarım ağırlaştı ve ağrıyor, kafamda onlarca yeni proje var. Bunca sıkışıklığın arasına, benle konuşmamış, bana bakmamış, aman onu tekleyelim, gibi basit ve çocukça hesaplarınıza gelmem ben. Susup da yüzünüze bir şey söylemeyenler de anlamadığından değil, uğraşmak istemediğinden ve kendilerine olan saygılarındandır. Siz kendinizi kafanızda çok büyütüyorsunuz ama toz tanesi kadar yoksunuz.

Tabi bir de aman oraya gittik buna da gidelim de laf söz olmasın diye düşünenler var bir de. Karşısındakinden çok kendi çıkarlarını düşünengiller diyorum ben bunlara. Böyle oyunlara da gerek yok. Siz giderken biz döndük canlarım.

Bu hafta da böyle olsun istedim. Uyanık geçinen zavallılar çok aramızda. Siz işinize bakın dostlarım. Atalarımız çok güzel bir laf söylemiş; “İt ürür kervan yürür” diye. Bizimkisi o hesap. Biz işimize bakıyoruz. Başkalarının hayatına değil. Sevgiler benden size. Sağlıkla hoşça kalın.