Ekonomik gücü olmayanın, siyasi egemenliğinden söz edilemez. Ekonomik güç, üretimin gücü olarak gerçekleşiyor. Üretici güçlere egemen olanlar, aynı zamanda siyasal güce de egemen oluyor.

2008 Dünya Ekonomik Krizine kadar, kredi mekanizması yoluyla üretici güçlere egemen olunuyordu. Şirketlere bankalar kredi veriyor ve denetimine alıyordu. Şirketler ile yetinmediler, bireylere de tüketici kredisi verdiler. Kredi köleleri yarattılar.

Ancak, beklenmeyen bir durum ortaya çıktı. Yeni teknolojiler sayesinde, işletmelerin karı artıyordu. Karı artan işletmelerin, döner sermayeleri sabit sermayelerine göre, yükselmeye başladı. İşletmeler, kredi yerine, artan nakitlerini kullandılar. Borçlarını geri ödediler. Bankalar kredi verecek karlı işletme bulamaz oldu. Bankerlerin, kredi mekanizması youluyla, üreticileri denetleme gücü de yok olmaya başladı.

Çare aradılar ve buldular. Üretici işletmeleri satın almak yoluyla, egemenlik sürdürülebilirdi. Öyle de oldu.

İşletmeler, en kolay, borsa kanalıyla sermayelerini artırıyordu. İşletmeler, borsaya kota ettikleri hisse sentelerinin kolayca satılmasına sevindiler. Bir süre sonra, başlarına geleceklerden haberleri yoktu.

Para egemenleri, üç şirketin arkasına saklandılar. Black Stone, Vanguard ve State Street. Görünürde bu üç şirket ''borsada işlem yapan aracı kurum'' idi. Müşterileri adına varlık yönetimi yapacağını beyan ediyordu. Realitede ise, bosadaki şirketlerin hisse senetlerin satın alıyor ve stokluyordu. 2020 yılına gelindiğinde, Amerikadaki ilk 500'e giren şirketlerin yüzde 88 hisseleri bu üç şirkete geçmişti.

Black Stone, Vanguard ve State Street adındaki üç şirketin ortakları kim idi ? (Merak edenler İnternete girip sorabilir)

Her üç şirketin egemen ortakları da aynı şirketler idi. Yani, Black Stone'nin ortağı Vanguard ve State Street idi. Vanguard'ın kiler Black Stone ve State Street idi. State Street'in ortakları, Black Stone ve Vanguard idi. Aslında üç şirket, mülkiyet açısından tek bir merkezden sahipleniliyor ve idare ediliyordu.

Amerikalılar olayı anladıklarında iş işten geçmişti. Amerikan şirketlerinin egemen ortağı Black Stone, Vanguard ve State Street adı altında, para egemenlerinin eline geçmişti. Avrupadaki büyük şirkteler ve bankalar da onların denetimine girmişti.

Ünlü Sosyalist Karl Marks 140 yıl önce bu sonucu farklı şekilde öngörmüştü. Karl Marks (ölüm tarihi 1883) ''Büyük şirketler, küçükleri satın alıp tekel kuracak'' diyordu. Günümüzde, para egemenleri, borsaya kota şirket hisselerini satın almak suretiyle sisteme egemen oldular. Medya şirketleri de bunlar arasında bulunuyor.

Adına, Yeni Dünya Düzeni (NEW WORLD ORDER) deniliyor.

Formun Altı