Her şeyin başında güven gelir. İnsanoğlu, önce can güvenliğini, sonra mal güvenliğini sağlama alıcı yönde davranışlarda bulunur. Güven bozulduğu zaman, aile bozulur. Ortaklık bozulur. En kötüsü devlete olan güvenin bozulmasıdır. Bu bozulmayı, piyasalar ikili fiyat yaratarak cevap veriyor. Birisi resmi fiyat, diğeri piyasada oluşan fiyattır. Yasaklar, devlete olan güveni daha da bozar ve KARARBORSA FİYATI ortaya çıkar.

Ekonomilerde GÜVEN sağlamanın yolu, serbest piyasa ekonomisi kurallarına uyulacağına dair inançtan kaynaklanır. Piyasalar, sözde ve gerçekte kimin serbest piyasaya uygun davranacağını bilir. Ve rasyonal beklentiler, inanca göre oluşur.

Türkiye, iki yıldan beri yüksek enflasyon ile yaşıyor. Enflasyonun gerisinde NEGATİF FAİZ politikasının yattığını açıklamıştım. Nedeni, negatif fazin KAYDİ PARA yaratmasıdır. Para basmasanız dahi, kaydi para mevduat-kredi mekanizması yoluyla piyasadaki para miktarını artırmakta ve enflasyon hız kazanmaktadır. Çare bellidir. Sıkı para politikası uygulamak lazım. Sıkı para politikası uygulamak için, piyasadaki likiditeyi azaltmak gerekiyor. Bunun yolu da POZİTİF FAİZ uygulamasından geçiyor.

Seçimler yapıldı. Bakanlar tayin edildi. Mehmet Şimşek, Maliye ve Hazineden sorumlu Bakan ilan edildi. Mehmet Şimşek, dünyaca tanınmış bir ekonomist ve daha önceden bakanlık yapmıştı. Piyasalar yakından tanıyor. Sn. Bakan Mehmet Şimşek ''rasyonal ekonomi politikalar uygulayacağını'' söylüyor ve piyasalara güven veriyor.

Piyasalarda oluşan güveni anlaşılır kılan iki gösterge var;

-Birincisi, doların resmi kuru ile Kapalı Çarşıdaki kuru, dün itibariyle birbirine yaklaştı. Arada bir lirayı aşan fark 10 kuruşa kadar düştü. Cari açık veren bir ekonomide, mutlaka, döviz talebi arzı aşar ve kurlar yükselir. Piyasa kuru ile resmi kurun eşitlenmesi, güven tazelenmesinden geliyor. Bu eşitlenme, ekonomide döviz sorununun olmadığını gösteriyor. Daha önceden de ifade ettim. Ülkemizde döviz sorunu olmadığını yazdım. Sorun ''para ikamesinden'' kaynaklanıyor.

Cari açık ise, ticaret dengesindeki açıktan geliyor. Ticaret dengesindeki açığın ise İstanbul Merkantilizmi sayesinde, göründüğünden az olduğunu yazdım. Makale sayfamda mevcut. İsteyen okuyabilir. İstanbul merkantilizmi, yurt dışından ithal edilen malların, yurt dışına satılması yoluyla ülkeye döviz kazandırıyor. Kazanılan bu dövizler, kayda girmediği zaman, dış ticaret açığı yüksek görünüyor. Örneğin bavul ticareti. Rusya ile yapılan ticaret. Rusyaya ihrcat devam ediyor, ama gelen para kayda girmiyor. Ticaret dengesine bakarak, komplo teorisi üretenler yanıldılar. Zira, güven kurulduğu için, piyasadaki kur farkı ortadan kalktı.

İkincisi, CDS lerdeki düşmedir. CDS ler 2 puana yakın düştü. CDS ler, Türkiyenin döviz cinsinden bonolarının risk primlerini gösteriyor ve Euro-Bond piyasasından borçlanma faizini belirliyor. Risk primleri düştüğü zaman, euro-bondlar değer kazanıyor. Son bir günde, 2040 yılına ait Türk Euro-Bonoları 778 dolardan, 824 dolara çıktı. Hiç kimse böyle bir sonuç beklemiyordu. Zira, menfi propaganda yapılıyordu. Seçim nedeniyle muhalefetin menfi propagandasına, derecelendirme kurumları da katılınca, risk primleri yükseliyordu.

Halbuki Türkiye borcu az ülkeler arasındaydı. Devletlerin dış borcunu Maastricht Kriteri belirler. Kriter, ulusal hasılanın yüzde 60 oranıdır. Ulusal hasılanın yüzde 60 ından daha az borcu olan ülkeler, borcu az ülkelerden sayılır. Türk Devletinin dış borcu ulusal hasılanın yüzde 27 si civarında. Kriterin yarısından az. Muhalif kesim, özel sektörün dış borcunu da ekleyerek, ülke battı propagandası yapıyordu. Ancak realite şudur, özel sektör borcu eklense dahi, ülkenin toplam borcu 450 milyar dolar. 845 milyar dolar hasıla karşısında, 450/845= yüzde 53 civarında kalıyor.

Türk ekonomisinin çözülemeyecek sorunu yoktur. Sorunların çözülmesi için ekonomik akıl ile hareket etmek yeterlidir. Ekonomik akıl bir konuda dikkat etmelidir. Bankaların elinde uzun vadeli ve ''negatif nominal faiz oranlı'' bonolar var. Ani faiz yükseltmeleri, bankalarda likidite sorunu yaratabilir. Serbest faiz politikasına geçişi, yavaş ve bankalar ile koordineli şekilde uygulamak gerekiyor.