Bazen hepimizin bir hayal kırıklığından diğerine sürüklendiği durumlar olabilir. Gözlerimizi açıp da nerede olduğumuzu fark edene kadar dibe batmış olabiliriz. Yanlış arkadaşlıklar, ikiyüzlü insanlar ve yanıltıcı hislerle çevrili yabancı bir ortama düşmüş olabiliriz. Kalbimizden arta kalan kırık parçaları toplayıp nihayet arkamıza bakmadan yola devam etmek için bu andan daha iyisi yoktur. Kararlılık ve dengeyle harekete geçebiliriz.

Hayat denen oyunda böyle şeyler hep olur. Fakat çok küçük yaşlardan beri bize eğer çok çalışırsak başarının garanti olduğu öğretildi. Ayrıca, eğer sevdiklerimizi önemsersek buna karşılık nezaket göreceğimiz de öğretildi. Ancak kimse hayatta her zaman iki kere ikinin dört etmediğini söylemedi. Ya da bulutlu günlerin masmavi gökyüzü olan günlerden daha fazla olduğunu… Kimse bize insanların hata yapmasının doğal olduğundan ya da mükemmel olmamanın, zıtlıkların normalliğinden söz etmedi.

Hayal kırıklığıyla her gün mücadele etmek zordur. İlginçtir ki, hayal kırıklığı, aşk ve pişmanlıktan sonra işlenmeye en değer üçüncü duygudur. Bu yüzden hayal kırıklığıyla ilgili bilmemiz gerekenlere odaklanmalıyız. Daha sonra bunu nasıl yapacağımızdan bahsedeceğiz…

Her zaman etrafınızda “Hayal kırıklığı hep kötü değildir, bunu deneyimlemek hayatta size büyümeniz için ihtiyacınız olan motivasyonu verir.” gibi sözler eden insanlar olabilir. Bu sözler belki sosyal medya profillerinde güzel durabilir ancak bu sözleri anlamak ve duruma uygun şekilde analiz etmek gerekir.

Öncelikle, hayatın anlamını öğrenmek için herkesin kalp kırıcı hayal kırıklıkları deneyimlemesi gerekmiyor. Bu yalnızca mümkün olduğunca erkenden baş etmesini öğrenmemiz gereken bir şeydir. Böylece durumla ilgili kontrolü elden bırakmamış oluruz. Aynı zamanda, hayal kırıklığı yalnıza düşük miktarda olursa yararlı olabilir. Böylece nasıl başa çıkacağınızı veya bu durumdan nasıl ders alabileceğinizi öğrenmiş olursunuz.

Buna karşılık, günlük hayal kırıklıklarını nasıl alt edeceğinizi bilme ihtiyacını yinelemek önemlidir. Kendinizi hazır hissettiğiniz sürece sizi köşeye sıkıştıran, mücadele etmenizi zorlaştıran tamamen kaybolmanıza neden olan büyük hayal kırıklıklarını önleyebilirsiniz. Kısacası, hayal kırıklıkları üzerinde konuşulmadan öylece geride bırakılırsa, ilişkilerin sessiz katili olabilirler.

Şunu bir anlığına düşünmeye çalışın: bazıları eşlerinin kendini küçümsemesine aldırmaz hatta günlük hayatta bunu benimsemiş olurlar. En yakın arkadaşımızın, çok önemli bir test sonucunu alacağımız günü unutmasını çok dert etmeyebiliriz. Çok büyük heyecanla üzerinde çalıştığımız proje için ailemizin “saçma” demesine aldırmayabiliriz.

Kimseyi incitmek istemediğimizden, bazen içine düştüğümüz hayal kırıklıklarını dillendirmekten çekiniriz. Bizi başkalarına bağlayan bu hassas iplerin zarar görmesinden korkarız. Ancak en önemlisi, çoğunlukla bu durumdan zarar görenin kendimiz olduğunu unutuyoruz; art arda yaşadığımız hayal kırıklıklarında boğuluyoruz. Sonunda bir gün uyanır da her şeyin yalan olduğunu anlarız. Ne kadar erken davranırsak, zamanında davranmayı da o kadar öğrenmiş oluruz.

Son olarak, günlük yaşantımızda yeni bakış açıları kazanmaya odaklanmalıyız. İnsanız sonuçta; hata yapabileceğimizi kabullenmeliyiz. Hayal kuracak ve hayal kırıklığı yaşadığımızda üstesinden gelecek kadar güce sahibiz. Bu yüzden, bu sonsuz kazanma ve kaybetme döngüsüne alışmalıyız. Doğru yerin her zaman değişebileceği bir dünyada yaşıyoruz. Bu nedenle planları yeniden düşünebilme ve gerekirse değiştirebilmeliyiz. Nereye gittiğimizi, kimle olduğumuzu hatta hedeflerimizi değiştirebilmeliyiz.