Herkese merhaba.

Sonbahar mevsimini çok seviyorum. Yağmur, yaprakların sarı ve kızıla çalan renkleri, serinlik ve sakinlik. Eylül ayının başlamasıyla birlikte bir dinginlik çöktü. Sanki bir robotuz ve ayarlarımız var gibi hemen alışıveriyoruz gibi. En azından ben serin havalardan ve yağmurdan memnunum.

 

Yağmurlar ve sonbahar gelmişken lafı azıcık da turizm sektörüne getirmek istiyorum. Malumunuz yaz mevsimi en aktif olunan mevsimdir turizm de. Bu günden itibaren de aşı olmayan kişilerden pcr testi istenecek. Yani laf şu; “aşı olmayabilirsin ama hasta yahut taşıyıcı olmadığını her hafta belgelemek zorundasın”. Neden? Bu da bir dayatma ve mobing değil mi? Özel sektörde çalışanlar işverenlerinin inisiyatifine kaldı. Patron “aşı olacaksın” derse olmak zorunda. Yahut işine son verilmeye kadar gidebilecek durum. Yani bu kadar kolay, bir insanın düşüncelerini ve hislerini hiçe sayıp, ekmeği ile oynamak.

 

Büyük başlar nasıl olsa yaz mevsiminde kazandı. Olan küçük esnafa oluyor. Yine.

 

Gel gelelim AÖF’nin 4 Eylül Cumartesi günü yaptığı yüz yüze yaz okulu sınavına. Önlemleri aldık dediği önlemlere gelecek olursak; önümde oturak kişi ile aramda yarım metre yoktu bile. Toplu taşıma araçlarındaki kalabalık ve aynı anda araca binme zihniyeti hiç değişmemiş. Pozitif ve temaslı öğrencileri sınava çağırdılar ve ayrı salon açılacak denildi. Uygulandı mı bilmiyorum lakin iki görevli yeni sınıf açılacak dediğini duydum. Kapı girişlerine iki şişe dezenfektan bırakmışlar önlem dedikleri de buydu demek ki. Kısacası maske mesafe ve hijyenden bize kalan ağızlarımızdaki maskenin bizi korumasına ümit ederek sınava girdik. Sonumuz hayırlı olsun.

 

3 dönemdir online sınav yapan AÖF’yi bu hamlesinden dolayı gerçekten kınıyorum. Paranıza karşı gelmedik. 3 dönem nasıl kitapçık basmadıysan bunda da yapmayabilirdiniz. Fazlasıyla aynı dönem harç paralarını aldınız. Online nasıl olsa deyip indirim yapmadınız. Şu skandal sınavınızdan sonra inşallah aklınız başınıza gelir. Ne diyeyim. İnşallah temaslı değilizdir.

 

Bazı şeylerin üstesinden çok güzel gelirken bazı şeyleri de berbat etmekte üzerimize yok. Tek başına ne kadar dikkat edersen et iş toplumda bitiyor maalesef. Kurallar yasaklar hep delinmek için diyerek kendini tehlikeye atanları geçtim, etrafındakileri de tehlikeye atmaktan sakınmıyor insanoğlu. Bir toplumda bana göre en duygusal varlık annedir diye düşünüyorum ama şu an 10 anneden 9’u çocuğunu yüzyüze okula yollama taraftarı. Mantık şu; “az okula gitsin de kafamı dinleyeyim, komşumla keyif yapayım” mantığı ile ilerliyor. Sanmayın ki iki şişe dezenfektan ile iş bitiyor.

 

Sonuç olarak bana göre daha da sıkıntılı bir döneme giriyoruz. Yeterince rehavete kapıldıysak şimdi tedbirleri elde tutma zamanı. Ben artık her hapşırdığımda “acaba”, her burnum aktığında “yok artık” diye kendimi dinlemekten çok yoruldum. Tek başına aşı korumuyor insanlar da bilinçli olmalı. Tedbiri elden bırakmamalı. Ve hakkımızda her şeyin hayırlısı diyorum. Elden başka bir şey gelmiyor.

 

Gerçekten kendinize çok dikkat edin. Sağlığın şakası ve geri dönüşü yok. Hoşça ve sağlıkla kalın.