Karun denildiği zaman akla zenginlik gelir. ''Karun gibi adam'' söylemi, her milletin tarihinde geçiyor. Yahudiler Karunu, Musanın amcasının oğlu olarak tanımlıyor.

Tevrata göre, zengin olan Karun, zenginliğine güvenerek Hz. Musa'ya karşı çıkıyor. İsyan ediyor. Rab da, Karunu cezalandırıyor. Ancak, Tevrat yazarlarının bahsettiği Karun, intihale benziyor. Zira gerçek Karun Lidya'nın son Kralı Kroisos dur. Kroisos M.Ö. 600-540 yılları arasında yaşamıştır. Musa ise, M.Ö. 1270 lerde yaşadığı rivayet olunur. Aralarında 800 yıl zaman farkı var.

Yahudi yazarlar bir yerlerden Karun ismini duymuşlar, Tevrata eklemişler. Ondan sonra gelen semavi din kitapları da Tevrattan almışlar. Meselenin özü ise, zenginliğin getirdiği kibirli insan ruhunun, toplumda yarattığı sorunları anlatmaktan ibarettir.

Zenginlik beraberinde, insanda kibir yaratıyor. Başkalarını aşağılama, kendini üstün görme psikozuna ve toplumun kabul etmediği davranışlara sürüklüyor. Sonu hüsranla bitiyor. Din kitapları Karun hikayesi altında, yaşanmışlıkları topluma aktarıyor. Fakat, gerçek hikaye ise farklıdır.

Lidyanın zenginliği malum. Manisanın Sard Kasabasında yaşayan Lidyalılar altın işçiliği konusunda uzman kişiler. M.Ö. 7. yüzyılda altın parayı basıyorlar. Zenginlikleri, altının külçe değeri ile para değeri arasındaki farktan geliyor. Para değeri yüksek olduğu için, altından para basmanın avantajı, Lidyalıları zengin etmiştir. Manisanın Sard kasabasında başlayan zenginlik, Orta ve Batı Anadoluda İmparatorluğa dönüşmüştür. Lidya tarihin ilk para imparatorluğunu temsil eder.

Son Lidya Kralı Kroisos, Lidya'nın 200 yılda biriktirdiği altınların sahibi olmanın gururunu yaşıyordu. Paranın gücünü fark etmiş, bu gücün mutluluk olduğunu zan ediyordu. Ancak şüpheleri vardı. Şüphelerini gidermek ve mutluluğunu teyit ettirmek için, Atina'nın bilge Kralı SOLON'u davet eder.

Solon, büyük bir tören ile karşılanır. Şerefine verilen şölen sırasında, Kroisos misafiri Solon'a ''Dünyanın en mutlu adamı kimdir'' diye sorar. Atina Kralı Solon bilge kişidir ve sorunun ne amaçla sorulduğunu anlamıştır. Solon, onu ve sofrada bulunan herkesi şaşırtıcı bir cevap verir.

Solon ''Dünyada gördüğüm en mutlu adam, Olimpiyat yarışlarda birinci olan gencin başına zeytin dalından çelenk konulurken, ona hayranlıkla bakan babası idi'' diye cevaplar. Bu cevap üzerine Karun'un elindeki şarap dolu altın kase düşer. Beklediği cevabı alamayan Karun, sofrayı terk eder.

Sabah olmuştur. Karun, misafiri bilge Kral Solonu geziye çıkarır. İlk uğrak yerleri askerleridir. Solon, askerlerde gördüğü disiplin karşısında, Karunu tebrik eder. Karun, Solonu Hazine dairesine götürür. Solon ''bu kadar çok altını'' bir arada görmemiştir. Zenginlik müthiştir.

Solon'un hayranlığını gören Karun, fırsatı kaçırmaz ve ''Yüce Solon, dünyanın en mutlu ikinci kişisi kimdir'' diye sorar.

Solon '' Tapınağa kutsal fahişe olarak seçilen kızın yüzünde, o mutluluğu gördüm'' diye cevaplar. Karun, sinirlenir. Adamlarına ''Solunu yolcu etmelerini'' emreder.

Solon, onu Atinaya götürecek gemiye binmek üzeredir. Karun'un adamlarına ''Kralınıza söyleyin, canlı için mutluluk yoktur, mutlu anlar vardır. Mutlu sonlar vardır. Mutlu anlarını çoğaltsın'' der. Haber kısa zamanda, Kral Kroisosa (Karuna) iletilir.

Aradan zaman geçer. Dünyanın en zengin ve zenginliğin verdiği kibir ile hareket eden Kroisos, İrana M.Ö. 546 yılında savaş açar. Yenilir. Pers geleneğine göre yenilen krallar yağlı kazığa bağlanır ve yakılır. Yenik Kral Korisos, yağlı kazığa bağlanmış ve yakılmaktadır.

Pers Kralı adamlarına ''Kral Kroisos hangi tanrıya yakarıyor'' diye sorar. ''Tanrıya yakarmıyor, SOLSON, SOLON'' diye bağırıyor cevabını alan Pers Kralı ''Derhal çözün bana getirin'' talimatı verir.

Pers Kralı '' Solon, Solon'' diye neden bağırdığını sorar. Kroisos (Karun) Solon ile aralarında geçen konuşmaları anlatır. ''Paranın ve iktidarın mutluluk getirmediğini, canlı için mutluluğun mevcut olmadığını, insan için önemli olanının mutlu anlar ve mutlu sonlar olduğunu'' açıklar.

Karunu dinleyen Pers Kralı, onu bağışlar ve kendine Maliye Nazırı yapar. Fakat, Karun çok yaşamaz ve bir süre sonra kahrından ölür.

Zenginim diye kibirlenmek doğru değil. Zenginlik, mutluluk getirmiyor. Sadece, mutlu anları çoğaltmaya olanak tanıyor.