Ekonomi ile uzaktan yakından bilgi ve ilişkisi olmayan kişiler, Tarım Ekonomisti kesildiler. Varsa yoksa tarımsal üretim deyip duruyorlar. Sanki ülkede tarımsal üretim yapılmıyormuş gibi söylem üretiliyor. Bell ki ülkenin, toprak ve coğrafi durumuna göre iş bölümü yapıldığının farkında dahi değiller.

Giresundan itibaren Doğu Karadeniz bölgesi Çay üretiyor. Çay üretiminde fazla var. Orta ve Batı Karadenizde fındık üretiliyor. Fındık üretiminde fazla var. Marmaranın önemli kısmı ve Ege Bölgesinde Zeytin üretiliyor. Zeytin ve zeytin yağı üretiminde fazla var. Akdeniz Bölgesinde ve Güney Egede narenciye üretiliyor. Narenciye üretiminde fazla var. Antalya ve İzmir Yörelerinde sera ürünleri üretiliyor. Sera ürünlerinde fazla var. Gaziantep yöresinde fıstık üretiliyor. Bursa ve civarında şeftali, incir, kiraz ve diğer meyveler üretiliyor. Aydın ve yöresinde incir, kuru üzüm üretiliyor. Her ikisinde de üretim fazlası var. (Fazla tabirinden, iç tüketimden daha çok üretim yapıldığı anlaşılmalıdır)

Saydığım ürünleri üreten yerlerde, başka bir tarımsal ürün üretilemez. Bu ürünlerin üretiminden de vaz geçilemez. Çünkü, yıllık üretim değildir. Bir fındık ya da çay bahçesinin yetişmesi için en az 15 yıl gerekiyor. Zeytin ve fıstık ağacının yetişmesi için zaman daha uzun.

Harran, Trakya ve Konya ovalarında tahıl üretiliyor. O kadar yer altı suları kullanıldı ki, Konyada obruklar oluşuyor. Tahıllarda seçimi piyasa koşulları belirler. Bira üretiminde kullanılan arpanın fiyatı yüksek kaldığı için, buğday ekilmiyor. Ekmeklik buğday ithal ediliyor.

Vay efendim, yiyeceğimiz ekmeklik buğday ve yağ dışarıdan geliyor. Tarım ihmal ediliyor gibi söylemler kabul görüyor. Ekonomik açıdan ise gösterge, tarımsal ürün ithalat ve ihracat dengesidir. Bu denge sürekli ülke lehine fazla veriyor. Dolayısıyla, tarımsal ürün üretiminde ve tedarikinde sorun yok. Spekülasyon çok.

Halbuki, Türk ekonomisi sanayi üretim aşamasına dönüşmek üzere. Toplum sanayileştikçe, tarımsal ürünün ulusal hasıla içerisindeki nisbi oranı düşer. Şu anda, Türkiyenin Milli Geliri içerisinde tarımsal ürünlerin payı yüzde 5 seviyesine düştü. 800 milyar dolar civarındaki ulusal hasılanın sadece 40 milyar doları tarımdan elde ediliyor. Kalanını oluşturan 760 milyar dolar sanayi ve hizmetler sektöründen elde ediliyor. İhracatın yüzde 95'i sanayi ürünlerinden oluşuyor.

Ekonomideki dönüşüm, o kadar hızlı gerçekleşti ki, köylerden şehirlere göç durmuyor. Nedeni, topraktan elde edilen verimin azalmasından kaynaklanıyor. Tarımsal ürün üreterek refah elde edilemiyor. Basit bir örnek vereyim;

Ordu Vilayetinde 120-150 bin ton fındık üretilir. Kilosu 2,5 ile 3 dolardan satılır. En yüksek rakamı alayım. Ordu halkının tamamı, 150 bin ton x 3= 450 milyon dolar gelir elde eder. Ordunun nüfusu 751 bin civarında.

Kişi başına fındıktan elde edilen gelir hesabını yapalım. 450 000.000 / 751 000= 599 dolar. Yıllık kişi başına 599 dolar ile Ordulu yaşamak zorunda. İki aylık asgari ücret ile Ordulu fındık üreticisi bir yıl geçinmeye çalışıyor. Bu nedenle, Ordu halkı göç ediyor. Aynı durum, Türkiyenin tarımsal üretim yapan her tarafı için geçerlidir.

Ekonomistler bir gerçeği fark ettiler. Tarımsal ürün üretiminde fazla üretmek, daha çok gelir getirmiyor. Nedeni, tarımsal ürün talep elastikiyetinin düşük olmasından kaynaklanıyor. İnsanlar geliri arttı diye daha çok ekmek yemez. Daha çok, domates ya da patates yemez.

Türkiyenin sanayileşmesinden rahatsız olan kesimler, tarımsal ürüne dönün propagandasını 1950 den beri yapıyor. Yapıyor, çünkü, tarımsal ürün ticareti ile sanayi ürünler ticareti yapıldığı zaman, ticaret hadleri sanayi ürünleri üretenler lehine işliyor. Bir cep telefonu satıyor, bir kamyon buğdayı satın alıyor. Rusyaya, 250 milyon kilo domates sattık. 250 milyon dolar para kazandık. Ama, soba borusundan hallice S 400 lere 2 milyar dolar ödedik.

''On dönüm bostan, yan gel yat Osman'' dönemi kapanmalı. Kapanmadığı taktirde, gelecek kuşakları fakirlik bekliyor.