Birkaç çalışma, serotoninin, bireylerin sabır geliştirmesine izin veren bir nörotransmiter olduğunu göstermiştir. Sabrınızı nasıl geliştireceğinizi öğrenmek için okumaya devam edin.

İnsanlar sabrın bir erdem olduğunu söylüyor. Ancak bilim, bir erdemden çok, herkesin geliştirmesi gereken nörolojik bir yeterlilik olduğunu söylüyor. Bir saniye düşünün: Daha çok sabır sahibi olsaydınız hayatınız ne kadar farklı olurdu? Gerileme ya da hayal kırıklığına uğramadan aksiliklere daha iyi dayanabilmek ve geleceği beklemek ister misiniz?

Elde edeceğiniz ilk şey psikolojik anlamdaki esenliktir. Her şeyi hemen istemek zihninizi daha da endişelendirir. Gerçek şu ki, bugünün toplumunda, sabırlı olmanın antitezi haline geldiğimiz noktaya varacak kadar, insanlar her zaman ve her şey için çok acele ediyor. Çoğu insan acelenin kurbanıdır. Onlar için sürekli bir biçimde yeterli zaman yok gibi görünüyor, bu da onların her zaman her şeyi kontrol altında tutmak istemelerine neden oluyor.

Hepimiz her gün ve her durumda sabırlı olmayı aslında çok isteriz. Ancak beyin bu tür bir rekabete hazırlıklı değildir. Temel olarak, beyni iki temel mekanizma kontrol eder. Birincisi, anında takviye almak ve zevk, ödül ve esenlik aramak. Örneğin, hiç kimse bir restoranda yemeklerini aşırı uzun bir süre ile beklemekten hoşlanmaz.

Ancak, dikkate alınması gereken başka bir gerçek var. Vücut belirsizlikle kontrol edildiğinde beyin alarm ve ıstırapla tepki verir. İşler planladığınız gibi gitmezse, büyük olasılıkla acı çekmeye başlayacak, endişeli hissetmeye başlayacak ve endişelenmeyi bırakamayacaksınız. Hiç kimse beklemekten hoşlanmasa da, er ya da geç, hayatın tam da bunu yapmaktan ibaret olduğunun farkındayız.