Siyasetin görevi, siyasal toplumu daha ileri götürmektir. İleriden maksat, toplumun sosyo-ekonomik gelişmesi sağlamatır.
Siyasiler bir kere iktidar oldukları zaman, kendi iktidarlarının devam ettirmek ister. Bu amaçla, siyasi iktidarı kullanırlar. En kolay yöntem, siyasal rekabeti ortadan kaldırmaktır. Rekabet ortadan kalktığı zaman, siyasetin toplumu geliştirme görevi sonlanır.
Tarım toplumlarında, siyasi iktidarı ayakta tutmanın en kolay yolu, dini kullanmak olmuştur. Yönetici, din ile bütünleştiği zaman, iktidarda kalmak kolaylaşıyor.
Firavun en yüksek dini mertebeye oturuyordu. Tanrının dünyadaki temsilcisi idi. Baş Rahip Hammurabi, Tanrı ile görüşüyor ve Tanrı dediki diyerek yasaları uyguluyordu. Peygamberin, siyasi iktidarı Tanrıya dayanıyordu. Peygamber Tanrı dediki söylemi ile, siyasi iktidarını sürdürüyordu. Tanrı ile özdeşleşen yöneticinin iktidarı, perçinleşiyordu.
Ancak bir sorun ortaya çıktı. Dine dayalı siyaset, siyasal toplumları ''STATİKOYA'' hapsediyor. Toplumun sosyo-ekonomik gelişmesi duruyor.
Tarihte yaşanan örnek KARANLIK ÇAĞ dır. Hristiyan papazlar, dini egemen kılarak İnsanlığın sosyo-ekonomik gelişmesini 1000 yıl süreyle aksatmıştır. Karanlık çağın etkilerini ortadan kaldıran Avrupa, 200 yıl içerisinde muazzam ilerleme kaydetti
Maalesef, İslam Ülkeleri ''din ile yönetilme'' dönemini atlatamadılar. İslam dünyası, alaca karanlık bir çağ yaşıyor. Bu yüzden İslam Alemi, Sosyo-ekonomik gelişmeye bir türlü dinamizm kazandıramıyor.
Türkiye olarak, bizde bu sorundan kendimizi kurtaramıyoruz. Çağdaş bilime rağmen, Siyaset adamı dini kullanmaya devam ediyor.
Siyasi otoritenin kendine taban yaratma kuralı önlenemiyor. Nitekim, mevcut siyasi otorite, dindar nesil yetiştireceğini samimi şekilde söylüyor. Bu amaçla her yere İmam Hatip Mektebi açıyor. Yetmiyor. kıyamet gününde geçerli beraat belgesi taktim ediyor.
Siyasal toplumun, din kuralları ile bağlanıp statikoya mahkum edilmesi, sosyo-ekonomik gelişme ile bağdaşmıyor. Dini egemen kılmak amacıyla, cahil toplum yetiştirmek ve eğitimi bu amaçla kullanmak önlenemiyor. Bilimde ve teknolojide geri kalınıyor. Bilim-teknoloji, sanat, spor ve ticarette uluslararası başarı gösterilemiyor.
Bu süreç devam edemez. Zira, siyasetin temel görevi, siyasal toplumun sosyo-ekonomik gelişmesini sağlamaktır.
Doğada önemli bir kural var. İhtiyaç uzuv yaratıyor. Görevini yapmayan her ne ise yok oluyor.
Şinasi Kara