Neyin doğru olduğuna toplum karar veriyor. Ancak, bilimsel doğrular mekan ve zamandan bağımsız geçerliliğini sürdürüyor.
Bilimesl doğrular ile toplumun doğru kabul ettikleri çatışabilir. Bu çatışma bilimsel doğrular lehine olduğu zaman toplum statikodan kurtuluyor.
İnsan beyni, doğuştan öğrenime uygun ve boş bellek olarak geliyor. Hangi toplumda doğar ve büyür ise o toplumun sosyolojik değelerini doğru olarak kabul ediyor. Kendi doğrularını herkese kabul ettirme çabasına düşüyor. Bunların başında din geliyor.
İnsan içinde yaşayıp büyüdüğü toplum, hangi dinin mensubu ise, o dinin doğmalarının "doğru olup olmadığını" tartışamıyor. Dinin kurallarına göre yaşıyor. Gelenek de mühim. Gelenekler de toplum tarafından doğan çocuğa aktarılıyor.
Din ve gelenek gibi toplumsal değer yargılarına göre farklı kültürler ve farklı doğrular ortaya çıkıyor. Hrıstiyan için doğru olan, Müslümana göre yanlış oluyor. Yahudi her ikisini de kabul etmiyor.
Günümüzde bilimsel doğrular öne geçti. Ancak, insanoğlu sosyal doğrular ile bilimsel doğrular arasındaki uyumsuzluğu kavrayacak beyin ve bilgi seviyesine tam ulaşamadı. İlkel kalanlar çoğunluğu oluşturuyor ve bilimsel doğrular ile bağdaşmayan cehalet egemenliğini sürdürüyor.