Bugünlerde işgüzarlığım tuttu.. Ankara’da, evde bütün yastıkların yününü makinada yıkadım. Balkona serıp kızgın güneşli havada 2 gün kuruttum.Tüm şilteleri yeniden diktirdim ve tek tek elden geçirerek tertemiz şiltelere yerleştırdim. Şiltelere kolaylık olsun diye fermuar diktirdim.. Önceleri iğneyle ağız kısmı dikilirdi, makinelerde değil derelerde, ırmaklarda yıkanır, taşların üzerinde pataklanır, bol sularda durulanır sonra çimenlerin üzerinde kurutulurdu .. Hepsi emekti.. Zordu..Çocukken hatırlıyorum; yaylalarda büyüklerimin derelerde yün yıkadığını, oyun gelirdi bizlere.. Her şey kolaylaştı şimdi.. Ayrıca öyle kolaylaştı ki hep ortadan kalktı, kuş tüyü, kaz tüyü, elyaf, pamuk vs. modası yaygınlaştı.Belki benim bilmediğim daha başkaları da çıktı şimdi..

Yün, büyüklerimizden bize kadar gelen bir gelenektir.Kış aylarında ısıtma, yaz aylarında vücudu terletmeme özelliğine sahiptir.Toksik madde ve kimyasal barındırmadığını, cep telefonu, kumanda ve elektronik aletlerin yaydığı radyasyonu emdiğinden,vücuda zarar vermediğini , negatif enerjiyi aldığını, dinlendirici ve rahat uyku sağladığını, ateşe dayanıklı olduğunu da yeni öğrenmiş oldum.

Uzun yol şöförlerinin altında ince yün minder olurdu eskiden, ben bile hatırlıyorum..işte kötü enerjiyi alıp, bedende oluşan yorgunlukları aldığı söyleniyordu.Ofis çalışanlarına da tavsıye etmek gerekir.

Sağlıklı bir uykunun sırrı

yorgan sektörünün atası

YÜN YORGAN’mış..