Tarihte önemli medeniyetlere bakıldığı zaman, başlangıcın NEHİR kenarlarında OLUŞTUĞU görülür. Bunların başında, Nil, İndus, Fırat ve Dicle Nehirleri geliyor.

Gelişmenin dinamizmi çok basit. İnsanlar, avcılık-toplayıcılık ve çobanlıktan sonra nehir kenarlarına yerleşiyorlar. Nehirlerde sulama yoluyla verim alınıyor. Hayat kolay. Nüfus artıyor. Nüfus kritik noktaya gelince, sorunlar başlıyor. Sorunları giderecek bir düzen lazım. Devlet ortaya çıkıyor.

Devlet, sosyo-ekonomik hayatı, yaptırımı olan kurallar yoluyla düzene koyuyor. Ancak düzenin işlemesi son derece zor. Zira, her köşede bir sorun gelişiyor. İnsanlar, birbirlerinin malını çalıyor. Hırsızlık ve soygun artıyor. Gücü yeten yetene olduğu için, devlet aciz kalıyor. Bu aczi gidermek için, insanlara din lazım. Din yoluyla, insanların ''kendi kendisini kontrol etmesi'' mümkün. Din adamları ile devlet birlikte çalışıyor. Topluma düzen ve nizam geliyor.

O kadar çok din ortaya çıkıyor ki, günümüzde dahi sayısı 4000 leri aşıyor.

Hindistan dinlerini ele alalım. Temel felsefe ''Yeniden dünyaya gelme inancına'' dayanıyor. İnsanlar suç işler ve başkasının hakkını gasp ederse, bir sonraki hayatı, bugün yaşadığı hayattan çok daha berbat olacak. Eğer, insana zarar vermez ve iyi işler yaparsa, bir sonraki hayatı daha iyi olacak. Daha iyi, daha iyi sonunda nirvana denilen ebedi mutluluğa ulaşacak. Başka türlü, 1,4 milyar insanadan oluşan Hindistan halkını idare etmek mümkün mü? Elbette değil.

Semavi dinlerin de felsefe olarak fazla farkı yok. Kötüler cehenneme gidecek, iyiler cennete gidecek.

Dinler açısından sorun, Neyin Kötü-Neyin İyi olduğunun saptanmasında yatar. Toplumun mevcut sosyolojik yapısına göre, iyilik ve kötülük kavramı zaman içinde değişiyor. Değişme temel kanun. Her şey değişir. Din kitaplarının saydığı iyi ve kötü davranışlardaki değişme, sistemi temelden sarsıyor.

Sarsıntı sonucunda, toplumun nasıl yönetileceğine ilişkin kurallar dünyevi oluyor. Dünyevi kuralların başında Laiklik ilkesi var. Zira, toplumun gelişmişlik seviyesi, dini kurallar ile toplumun idare edilmesine olanak tanımıyor.

İleri sanayi toplumu aşamasına ulaşan toplumlarda, din tamamen devre dışı kalıyor. Tipik örneği Hollandadır. 1500 lü yıllarda Hollanalılar, dini özgürlüklerini yaşamak için Amerikaya göç etmişlerdi. Bu gün Hollanda da kiliseler bir işe yarasın diye satılıyor.