''Sosyolojik akıl'' tabirini, ilk defa, 1990 yılında yazdığım makalelerde ve kitaplarımda ben kullandım. Ancak, kavram tam anlaşılamadı. Taklitçiler, sosyolojik akıl tabirimi ORTAK AKIL diye anladılar ve kulladılar. Kullanıyorlar.

Sosyolojik akıl, toplumun aklıdır. Ortak akıl belli sayıda kişilerin bir araya gelerek ürettiği akıldır. İkisi birbirinden tamamen farklıdır.

Ayrıca, insanlar akıl ile zekayı da birbirine karıştırıyor. Zeka fark etme yeteneğidir. Canlılar düşmanını fark eder. Akıl ise yapabilme erkidir. Karınca ve arılarda gördüğümüz yapabilme erki içgüdüseldir. İnsanlar ise yapabilme erkine, toplumdan aldığı eğitim ile ulaşıyor. İnsanın biyolojik yapısı, onu birşeyler yapmaya mecbur ediyor. İnsan yaptıkça akıllanıyor. İnsanlardan oluşan toplumun yapabilme gücü ortaya çıkıyor.

Tek başına bir kişi otomobil yapamaz. Ama, toplum yapar. İş bölümü sayesinde, toplum, ekonomide talebi olan her türlü malı üretiyor. Dolayısıyla sosyolojik akıl, ekonomik bir terimdir. Talebe bağlı olarak toplumun üretim yapısıyla ilgilidir. Üretimin seviyesi, sosyolojik aklı tayin ediyor.

-Tarım üretim aşamasında sosyolojik akıl çok düşük seviyede kalıyor. Toprak nasıl işlenir, ürün nasıl depo edilir ve korunur gibi bilgiler ile sınırlıdır.

-Sanayi toplumunda sosyolojik akıl çok ilerliyor. Talebi olan malların nasıl üretileceğine ilişkin, toplumsal akıl sürekli gelişiyor. 150 yıl önce otomobil ve uçak üretemeyen toplumsal akıl (sosyolojik akıl), bu gün uzaya uydu gönderiyor.

İddiamız şudur. İnsanoğlu teknoloji üretmek üzere yaratılmış bir canlıdır. Teknoloji üretirken, beraberinde toplumsal aklı da üretiyor. Demek ki insanoğlu, sosyolojik akıl üretmek üzere yaratılmış bir canlıdır.

İnsanlar sosyolojik aklı yaratıyor. İnsanların yarattığı sosyolojik akıl ise, daha güçlü bir insan yaratmak üzere, gelişmeye devam ediyor.