Semavi din kitaplarının başında TEVRAT geliyor. Tevrat en eski kitap. Babil Sürgünü sırsında yazıldığı tahmin ediliyor. Babil Sürgünü, Kral Ne bukadnezar döneminde olduğunu biliyoruz. Tarih olarak, M.Ö. 597 yılında gerçekleşmiş.

Sümer Tabletleri çok daha eski. M.Ö. 2 binleri kapsıyor. Tarih açısından bakıldığında, Tevrat, mevcut tabletlerden binlerce yıl sonra yazılmış. Orijinal kaynağın Sümer Tabletleri olduğu anlaşılıyor.

Pek çok hikaye, Babil kayıtlarında mevcut. Değiştirilerek, Tevrat’a eklenmiş. Musa'nın, bebek iken nehre bırakılma hikayesi gibi. Aslında bu hikaye, çocuk doğurmaması gereken kutsal rahibenin doğurduğu SARGON'u nehre bırakması ile başlıyor. Sargon, daha sonra Akad Kral oluyor. Aynı hikaye, Musa için de uydurulmuş. Tek fark var. Musa peygamber oluyor.

Tabletlerdeki yaratılış hikayesi de benzer. Ademin nasıl yaratıldığı, tabletlerde kayıtlı. Gökten inenler, dünyada kolları bacaklarından uzun canlıyı işçiye dönüştürmek için genetik müdahale yapıyorlar. ilk insan oluşuyor. Bir süre sonra, çiftleşme geninin eksik kaldığı fark ediliyor. Geni kullanılan gökten inenin kaburga kemiğinden gen alınarak ekleme yapıldığı yazılı. Tevrat bu olayı, Ademin kaburga kemiğinden Havva'nın yaratıldı şeklinde kayda geçiyor.

Habil-Kabil hikayesi de tabletlerde mevcut. Kuraklık oluyor. Kabil hayvanlarını sulamak için, Habilin tarlasındaki kanala sokuyor. İki kardeş arasında, çoban-yerleşik çıkar çatışması yüzünden kavga başlıyor. Kabil, Habili öldürüyor. Mahkeme, Kabili sürgüne gönderme kararı veriyor. Olayı Tevrat, din açısından yorumluyor. Tevrat, Kabile işaret konuldu diyor. Tabletler ise soyu belli olsun diye ''Kabil ve soyunun sakalsız olmasına'' karar verildiğini yazıyor. Kabil ve aşireti uzak doğuya sürülüyor. Gerçekten bu gün Çinlilerin ve uzak doğu halkının sakalsız olduğunu görüyoruz.

Tufan olayı tabletlerde yazılı. Buzlar erimiş. Mezopotamya’yı su basacak. Gökten inenlerin komutanı Enki, torunu saydığı Suisudra'yı gemi yapması için uyarıyor. Yakınlarını ve kullanacağı hayvanlar ve tohumlardan almasın söylüyor. Bu hikaye, Nuh Tufanı olarak Tevrat’a geçiyor.

Tabletlerde yazılı hikaye, o kadar çok değiştirilerek ve abartılarak Tevrata girmiş ki, gerçek ile bağdaşmıyor. Dünyada o kadar çok canlı var ki, o büyüklükte geminin yapılması imkansız. Aslan ile ceylanın aynı gemide yan yana yaşaması imkansız.

Başka benzerlikler de var. Beni en çok etkileyen HIZIR kavramı olmuştur. Hızır anlayışı, Tevrat ile başlayıp onu takip eden kitaplara giriyor.

Tabletlere göre, Kral Anu'dan geldiğini söyleyen bir elçi, mühürlü zarfı, dünyada mevcut gökten inenlerin komutanı Enkiye veriyor. Enki, mührü kontrol ediyor. Açıyor ve ''İnsanların yaşatılması için her şeyin yapılması ve dünyada kalmaları'' emrediliyor. Kral Anu dünyaya ziyarete gelince ''böyle bir emrin verilmediği'' anlaşılıyor. Bu elçi kimdi sorusuna cevabı Kral Anu veriyor. Anu'ya göre ''Her şeyin kurucusu Baba Tanrının arzusu'' deniliyor.

Böylece, gökten inenlerin de yartıcı bir tanrıya inandıkları anlaşılıyor. Hızır kavramı, ilahi gücün göstergesi olarak kayıtlara geçiyor.