Tanrı Odası uygulamaları, dinler tarihinin en uzun dönemini kapsıyor. Tahminen 8 bin yıl sürdü. Uygulama çok basit. Baş rahip Tanrı Odasına giriyor, tanrı ile görüşüyor ve "tanrı dedi ki" diyerek sosyo-ekonomik sorunlara çözüm üretiyordu.
M.Ö. 1700'lerde Başrahip, aynı zamanda Kral Hammurabi Ziggurata giriyor ve tanrı ile görüştükten sonra "tanrı dedi ki" diyerek ünlü kanunlarını uyguluyordu.Tanrı emri olduğu için Babil Halkı yasalara itirazsız uyuyordu. 256 adet Hammurabi kanunları Louvre Müzesinde sergileniyor.
Antik Mısır'daki Tanrı Odası çok daha farklıydı. Yörel rahiplik düzeninde Kral olmayan ve fakat tanrı ile görüşme yetisine sahip rahipler "Tanrı Odasına" giriyor ve sorunlara "tanrı dedi ki" diyerek çözüm üretiyordu.
Mısır'ın bilinen en uzun tarihi "rahiplik düzeni" ile idare edilmiştir. Halkın yarısı rahip, diğer yarısı maraba olarak yaşamını sürdürmüştür. Marabalar üreterek, rahiplere ve Firavun'un asker ve memurlarına bakmıştır.
Antik Mısır'da "her genç erkeğin rahip olmaya hakkı" vardı. Rahipliğe imtihan ile giriliyordu. Önce "irade imtihanı" yapılıyordu. Aç bırakılan rahip adayı, mis kokulu yemekler karşısında tutuluyor, orucunu bozmaz ise imtihanın birinci aşamasını kazanıyordu.
İkinci aşamada cinsel imtihan vardı. Uyarıcı gıdalar ile bir hafta beslenen aday, üryan bir kadın ile odaya kapatılıyor, kadına dokunmaz ise sınıfı geçeceğini düşünüyor ve dokunmuyordu. Aslında sınıfı geçmişti, fakat imtihanın üçüncü aşamasına hazırlanması için geçtiği söylenmiyor ve "sen dünya nimetlerinden istifade etmesini bilmiyorsun ölümü hak ettin" denilerek bir çukura gömülüyordu. Cellat kılıcı sallıyor ve fakat kılıç kafaya rast gelmeyecek şekilde kullanılıyordu. Aday korkudan ölmez ise 32'nci dereceden rahip olarak tapınağa alınıyordu.
Tapınak okul gibiydi. Önce okuma yazma öğretiliyor. Sonra sosyoloji, hukuk, din konularında bilgiler aktarılıyordu. Birinci dereceden rahip olmaya sıra geldiğinde heyecan başlıyordu. Zira, baş rahip tanrı ile görüşüyordu.
Yeni baş rahip Tanrı Odasına girdiği zaman "boş olduğunu" görüyor. Şaşırıyor. Ne yapacağına uzunca bir süre karar veremiyordu. Dışarı çıktığında "tanrı bana görünmedi" diyemezdi. Dediği taktirde, yeterince olgunlaşmadın denilebilir, 40 yıl çalışmanın semeresi anında kaybolurdu. Bu nedenle baş rahip, kendi bilgisini kullanarak verdiği kararı "tanrı dedi ki" diyerek ilan ediyordu.
Bu uygulama Mısır Halkını sütatikoya hapsetmiştir. Medeniyetin başladığı yer olan Mısır ilkel toplum olarak kalmış, gelişme Mısır dışında gerçekleşmiştir.
Daha sonra gelen semavi dinlerde "tanrı dedi ki" söylemi antik dünyanın taklidinden ibarettir. Nitekim Musa dağa çıkıp taşa yazdığı on emri uygularken "tanrının on emri" kavramını kullanmıştır. Halbuki on emirden altısı eski Mısırda uygulanıyordu.
Bunlar çalmayacaksın, katletmeyeceksin, zina yapmayacaksın, yalan yere şahadet etmeyeceksin, anana babana iyi davranacaksın, başkasının malına tamah etmeyeceksindir. Bu kurallara uymayanları Mısır cezalandırıyordu. Kuralların tanrı ile alakası yoktu. Aslında Musa, antik Mısır hukukunu kolay uygulamak için "tanrı dedi ki" diyordu.
Daha sonra gelen semavi dinler benzer usulü kullanmıştır. Daha da enteresanı Musa kuralları "dini şeriata" kaynaklık etmiştir.