Ah bu bana ağır gelen sözler yok mu?

Ah bu bana ağır gelen yükler yok mu?

Avutsun bahaneler, bahaneler...

Ah ne güzel söylemiş Sagopa Kajmer. Bana çok ağır geliyor, sözler, yükler, bakışlar... Bir yerden sonra her şeyi elinin tersiyle itesi geliyor insanın. Ne para, ne iş, ne şehir... Her şeyi şöyle süpürüp atmak geliyor içimden. Bedenen ve zihnenden ziyade ruhen yoruldum artık. Ya da yaş ilerledikçe daha kolay kırılıyor insan. Tamiri zor oluyor.

Eskiden olsa kendimi anlatana kadar çabalardım. Böyle düşünüyorum, bunun için anlatıyorum, ama yanlış anlamışsın diye diye kendimi ne çok sıfırlamışım. Yok etmişim. Varken görünmez kılmışım. Çünkü insanlar senin anlattıklarından çok kendi bildikleri ve inandıkları kadar yaşıyorlar. Beyinlerindeki prangaları koparıp atamıyorlar. Bir kitapta okudum ‘aslında kimsenin seninle bir derdi yok, onlar içlerindeki savaşı bitiremiyorlar, bu nedenle etraflarına saldırıyorlar’ diyor. Buna katılıyorum da ben neden kimseden hırsımı alamıyorum. Neden başkaları üzerinden stres atmıyorum. Çünkü insanlar iyi niyetli olanları daima ezer. Bir kere yumuşak davranıp hatalarını affederseniz alışkanlık olur ve sizin daima onları affedeceğinizi düşünürler. ‘o bana nasıl olsa kızmaz2 düşüncesi ile sizi kırmaktan çekinmezler.

Kırılganlıkları anlattığımız mecralar sürekli artıyor. Artık hayatımızda sosyal medya var. Sürekli bir şeyler paylaşıyoruz. Dolayısı ile laf sokmalarımız da artık internet üzerinden. İnternet paketiniz biterse kim kime kırılmış öğrenemiyoruz. Ben bile yapıyorum bunu. Sürekli olmasa da paylaşım yapmayı seviyorum. Ama kırılmışsam konuşmayı tercih ediyorum. İçimdeki savaşı susturdum artık. Kendimle barıştım. Kendimi seviyorum. Ben bir cümlelik bir nokta değilim. Bu dünyaya geliş amacım diğer insanların stres topu olmak olmadığımın da farkındayım.

Bu demek değil ki dört dörtlük insan olmak kolay ve ben dört dörtlüğüm. Hayır. Dört ikiliğim henüz. Hiçbir zaman da dört dörtlük olamayacağım. Herkesten her şeyden daha çok şey öğreneceğim. Öğrenirken umarım yüklerimden de kurtulabilirim. Hayli yorucular. Şunu da itiraf etmeliyim, sizlere her hafta yazmak omuzlarımı hafifletiyor. Benim de stres atma yöntemim bu sanırım.

Biliyorum bu düzeni ben değiştiremem. Ne söylersem söyleyeyim anlatamam sizlere. Sizlerin de kendi doğrularınız var. İnandıklarınız var. Yükleriniz var. Ve bırakıp gitmek istedikleriniz var. Ama tek tavsiyem var içinizdeki savaşı bitirin. Kendinize nasıl davranılmasını istiyorsanız karşınızdaki insana da öyle davranın. Siz insansınız ve karşınızda da insan var. Duyguları var. Hisleri, düşünceleri var. En doğru sizde değil, en iyiyi siz bilmiyorsunuz. Bunları bir düşünün derim.

Ah bu bana ağır gelen yükler yok mu?

Var olmaz mı? Tonlarca hem de.