Kutsal kitaplarda, mahşerin dört atlısından söz edilir. Kıyamet alameti olarak tanımlanır. Birincisi, savaşı temsil eder. İkincisi salgın hastalıkları, üçüncüsü kıtlığı ve dördüncüsü ölümü temsil etmektedir.

Derin düşüncenin yarattığı bu kavramlar, yaşamın bir parçası olarak din kitaplarına girmiştir. Günümüz açısından bakıldığı zaman bunları açıklamak kolay.

1. SAVAŞ. Nükleer savaşın insanlığın sonunu getireceğinden şüphe dahi edilmiyor.

2. SALGIN HASTALIK. Koronavirüs, salgını, hastalığın önemini herkese bir kere daha hatırlattı. Aşısı mümkün olmayan virüse bağlı hastalıkların, insanlığın sonunu getirmesi, olası görülüyor.

3. KITLIK. Her ne kadar teknoloji ile gıda sorunu çözülmüş gibi görünse de, insanoğlu doğal beslenemiyor. İnsanın, karnını doyurması iyi beslendiği anlamına gelmiyor. Nişasta bazlı şeker, GDO lu gıdalar insanları hasta ediyor. Tatlı su kaynakları bitmek üzere. Sümer Medeniyetinin, Fırat ve Dicle nehirlerindeki tuzlu su yüzünden kaybolduğu iddia ediliyor. Dünyayı, önemli bir gıda sorunu bekliyor. Şimdiden ucu göründü. Gıda fiyatları sürekli yükseliyor.

4. ÖLÜM. İlk 3 unsurun sonucu olarak, dünya üzerinde ölümler artacak. 

Meseleyi din kitaplarına bağlayanların unuttuğu önemli bir atlı daha var. CEHALET. Açıklanan unsurların temelinde cehalet yatıyor. Cehalet arttıkça, insanoğlu kıyamete hızla yaklaşıyor.

Cahil insan ''Bimediğini bilmeyen insan'' dır. Bilmediğini bilmeyenlerin çoğalması, kıyamet alameti olarak sonuç yaratacaktır. Zira, bilmediğini bilmeyen bir siyasetçinin kararları felaket ile sonuçlanıyor. 

İşin vahimi, toplumda bilmediğini bilmeyenler çoğaldığı zaman, cahillerin seçim ile iktidara gelmesi kolaylaşıyor. Bu nedenle, mahşerin beşinci atlısı CEHALET olarak, ilk sırada yerini almaya başladı. Cehalet sorununu çözemeyen ülkeleri ve dünyayı felaketler bekliyor.